MİMARİDE ART NOUVEAU

  Bu hafta, dosyamıza, ikonik tasarımlardan farklı bir konu da ekleyerek, mimari akımlardan size bahsetmek; nasıl başlayıp başka formlara evrildiğinin ve sonlandığının öyküsünü anlatmak istiyorum. Akımlara en azından görsel olarak aşina olmak, gördüğümüz yapıların hangi dönem ve üslupta yapıldığını hatırlatacağı için seyahatlerde, eğitimde ve genel kültür gelişiminde bize katkı sağlayacaktır. Bu akımlardan ilki,  üniversitedeyken aldığımız Mimarlık Tarihi dersinde de tasarımıyla ilgimi çeken Art Nouveau'dur. 

       Akımın başkenti Brüksel’dir. Tarihsel üslupların, akademizmin egemenliğine başkaldırı ve Klasisizm’in reddi ile ortaya çıkmıştır.  Sanayileşmenin el sanatlarını değersizleştirmesine karşı çıkan ve el sanatlarına önem veren bir akımdır. Bu akımın öncüleri olan entelektüeller, tüccarlar ve sanatçılar, sadece insan elinin maddeye form verebileceğini ve sanatçının el emeği ile mutlu olabileceğini savundular. "Herkes için sanat/Her şeyde sanat” sloganı ile akıma hem yaygınlık hem de demokratik bir içerik kazandırdılar. Hem Avrupa’yı hem Amerika’yı etkileyen bir harekettir. Yaratıcı süreçte tam anlamıyla özgürlük, fantastik öğeleri de kullanmak, akımdaki çalışmaların özünü oluşturmuştur.


  Çağdaş, genç, özgür gibi sıfatlarla nitelenen, Art Nouveau dendiğinde ilk akla gelen; pastel renkler, gonca halinde çiçekler, sarmaşık filizlerini anımsatan kıvrımlı çizgilerle bezeli duvar kağıdı, tavus kuşu tüylerinin renklerini aydınlatan bir abajur, bir dansçı heykeli, birbiri içine dolanan melodi cümleleri ile bir Debussy prelüdü, bitkisel motiflerle bezeli bir apartman cephesi, kuğu, tavus kuşu, kanatlı su böcekleri, eğrisel çizgilere dönüşebilen bitkiler, sazlıklar, sarmaşıklar, nilüferler, güller, masalsı hayvan ve bitkilerdir. Etkilendikleri kaynaklar: Japon baskıları, Ön Rafaelciler (1848), Arts & Crafts Hareketi (1886), Fransız Sembolistleri, Gaugin, Toulouse-Lautrec.
  Ülkeden ülkeye ismi değişen bu sanat akımı, Viyana'da Secession, Almanya'da Jugendstil, İtalya'da Stile Liberty, Barselona'da Modernismo ve en ünlüsü Fransa'da ise Art Nouveau olarak anılıyordu.
  Akımın  aldığı diğer isimler: Modern Style, Yeni Sanat, 1900 Sanatı, Fin de Siecle Style, Stile Floreale, Yellow Book Style. Barok stil benzeri dekoratif bezeme ve süslemeler sebebiyle Floral Style (Doğal Stil), Style Coup De Fouet ve Style Anguille (Yılanbalığı Stili) olarak da anılmıştır.


  Hem fonksiyonel hem de süsleme olarak metalin yapı malzemesi olarak kullanılması, mimari ve iç mimari için önemli bir hareket olmuştur. Metal; metro girişlerinde, yapıların farklı bölümlerinde, günlük yaşam araç ve objelerinde hem fonksiyonel hem de süs olarak değerlendirilmiştir.
Paris, Nancy, Brüksel, Barselona, Glasgow, Viyana, Münih, Torino, New York ve Chicago gibi bir dizi şehirde, bu yeni sanat akımı için çalışan atölyeler ortaya çıkmıştır. Art Nouveau, İskoç mimar Charles Rennie Mackintosh, Avusturyalı ressam Gustav Klimt, Fransız mimar Hector Guimard, Çek illüstratör Alphonse Mucha, Belçikalı mimar ve iç mimar Victor Horta, İspanyol mimar Antoni Gaudí ve Almanya doğumlu Siegfried Bing gibi önemli isimlerle daha çok tanınmıştır. 


  Bu akımın sanatçıları, popüler oldukları süre içerisinde mimarlar, takı tasarımcıları, mobilya üreticileri gibi çeşitli disiplinlerle beraber çalıştılar. Uyumlu olmayı kendilerine bir ideal olarak belirleyen bu sanatçılar, bir mekan içerisinde mobilya, duvar kağıtları, tablolar gibi farklı bölümlerin aynı stilde olmasını sağlamayı amaçladı. Ancak, akımı günümüze kadar taşıyan asıl unsur mimari alanda etkili olmasıdır.

Salon de L'Art Nouveau, Paris.

  İlk olarak 1881 yılında bir terim olarak ortaya çıkan Art Nouveau, Paris’de mobilya tedarikçisi olan Siegfried Bing’in 1985’te Salon de L'Art Nouveau'yu açmasıyla popüler hale geldi. Bing’in açtığı bu mekan yeni bir sanat akımının ilk kez halkla buluşacak olması sebebiyle, sanat tarihinde önemli bir yer edindi. Bing'in galasında sergilenenler arasında hepsi Louis Comfort Tiffany tarafından üretilen Ranson, Bonnard, Toulouse Lautrec, Vallotton ve Vuillard tarafından tasarlanan vitray pencereler; Beardsley, Besnard, Carriere, Ibels, Pissaro, Toulouse Lautrec, Mary Cassatt, Walter Crane ve James McNeill Whistler tarafından yapılmış tablo ve grafikler. Tiffany ve Gale imzalı Glass, Lalique'den mücevherler ve Rodin'in heykelleri; mobilya, aydınlatma, seramik, tekstil ve posterler gibi birçok eser vardı.


  Bu üslubu temsil eden en önemli isim Brüksel'li Mimar Victor Horta'dır (1861-1947). Belçika'da doğan ve orada modernizmin öncülerinden kabul edilen Horta, Paris'teki Güzel Sanatlar Akademisi'nde eğitim gördü. 1880'de Belçika'ya döndü ve orada çalışmalarına devam etti, aynı zamanda yapı sektörüne yeniden girdi. 1892'de 31 yaşındayken Casa Tassel'i inşa etti. 1893'te üniversitede profesör oldu ve mimarlık kariyerini daha da geliştirdi.
  1892'de, en iyi arkadaşlarından biri olan, Brüksel Üniversitesi'nde tanımlayıcı geometri profesörlüğü yapan ve Solvay (Horta, sonraki yıllarda bu firma için Hotel Solvay'i inşa edecektir.) firmasıyla ortak çalışan Emile Tassel'den  gelen bir istek ile, müstakil bir konut projesine başladı. İsmi Casa Tassel olan bu yapıda Horta, bitki formlarından başlayarak Art Nouveau içinde gömülü kalacak bir mimari oluşturmak için bu dövülebilir malzemelere dayanarak metal ve cam kullanımına farklı bir yaklaşım getirmek istedi. 


Metalin yapısal ve dışavurumsal kullanımı, 1889'da mühendis Gustave Eiffel'in Eiffel Kulesi ile sonuçlanan çalışmalarıyla keşfedilmişti. Aynı zamanda, Viollet - le- Duc'un, 1872'de yayımlanan Entretiens sur l'Architecture isimli kitabının, bu yenilikte esin kaynağı olmasından söz edilebilir. Bu sayede, cam ve vitrayın süs olarak yoğun kullanıldığı; ışığın önem kazanmasıyla pencere, merdiven ve hollerin ön plana çıktığı  yeni bir mimari anlayış doğmuştur. Casa Tassel, Brüksel'in geleneksel konut tipolojisine uymasına rağmen; ana bir koridora bağlı sıralı odalar sisteminden tamamen koparak merkezdeki alanları karanlık, çevredekileri aydınlıkta bırakmış olması ile yeni bir sentez oluşturmuştur. 2000 yılında, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren bu yapıda Japon sanatının etkisiyle simetriye önem verilmemiştir. Bu konut, ayrıca Maison ya da Hotel Tassel olarak da bilinir.








Yorumlar

Popüler Yayınlar